1. Articles
  2. Yirmi Sekizinci Oturum

Yirmi Sekizinci Oturum

Under category :
1106 2011/03/14 2024/04/25

 


yirmi dokuzuncu oturum
uhud savaşından çıkarılan dersler
 
 
 
 
İbnu’l-kayyim rahimehullah zâdu’l-me’âd adlı kitabında, uhud savaşından çıkarılan birçok güzel hikmet ve sonuçtan bahsetmiştir:
 
 
 -
 
İtaa t etmemenin, gevşeklik göstermenin ve çekişme içine girmenin sonucunun kötü olduğunu ve başlarına gelenin de sırf bu yüzden olduğunu bildirmesi. nitekim yüce allah şöyle buyurmuştur: “allah, izniyle, onları (müşrikleri) kırıp geçirdiğimiz sırada size olan vaadini gerçekleştirdi. nihâyet sevdiğiniz şeyi (zaferi) size gösterdikten sonra zaaf gösterdiniz. (peygamber’in verdiği) emir konusunda tartıştınız ve emre karşı geldiniz. İçinizden dünyayı isteyenler de vardı, âhireti isteyenler de. sonra sizi denemek için onlardan yüzünüzü çevirdi (kaçıp hezimete uğradınız. buna rağmen sizi bağışladı…”(179)
 
-2 
 
allah’ın peygamberleri ve onlara tâbi olan ümmetleri hakkındaki hikmet ve sünnetinin bir defa lehlerine, bir defa da aleyhlerine cereyan etmesidir. ama nihâî sonuç lehlerine olur. çünkü devamlı onlar gelip gelseler, içlerine samimi iman edenler de başkaları da girerler; doğru ve samimî olan öbürlerinden ayırt edilemezdi.
 
-3
 
doğru ve samimî mü’minin yalancı münafıktan ayırt edilmesi. çünkü bedir savaşında, allah müslümanları düşmanlarına galip getirip şöhretleri etrafa yayılınca, aslında İslâm’a girmeyen kimseler, görünüşte onlarla birlikte İslâm’a girdiler. allah’ın hikmeti, kullarına, mü’minlerle münafıkları birbirinden ayırt edecek bir sıkıntıyı sebep kılmayı gerektirdi. münafıklar bu savaşta (uhud’da) başlarını gösterdiler, içlerinde gizlediklerini konuştular, mü’minler de böylece kendi yurtlarında bazı düşmanlarının olduğunu öğrenip onlara karşı önlem aldılar ve ihtiyatlı olmaya çalıştılar.
 
-4 
 
 
allah’ın dost ve taraftarlarının iyi günde ve kötü günde, sevdiklerinde ve sevmediklerinde, düşmana galip geldiklerinde ve düşman kendilerine galip geldiğinde, kulluğun nasıl olacağını öğrenmeleri. sevdikleri ve sevmedikleri hususlarda itaat edip, kulluğun gereğini yerine getirirlerse, allah’ın gerçek kulu olurlar.
 
 
-5
 
allah devamlı onlara yardım etse, onları her yerde düşmanlarına galip getirse, onlara düşmanı yenme imkânını, kâfirlere de devamlı yenilmeyi takdir etse azgınlaşır, gururlanıp kibirlenirlerdi. kulları ancak bolluk ve darlık, sıkıntı ve rahatlık bir arada olunca yola getirir.
 
 
-6 
 
allah onları yenilgi, kırılma ve hezimetle imtihan edince, boyunlarını eğip durumu kabullendiler. allah’ın verdiği üstünlük ve yardımı hak ettiler.
 
 
-7
 
 
yüce allah mü’min kullarına ikram yurdu olan cennette öyle mevki ve dereceler hazırlamıştır ki kullar onlara amelleri ile ulaşamazlar. oraya ancak bela ve sıkıntılara sab retmekle ulaşılır. allah da kullarını oralara ulaştıracak bela ve imtihan sebeplerini vermiştir.
 
 
-8 
 
nefisler devamlı iyi durumda olmaktan, muzaffer ve zengin olmaktan dolayı, azgınlaşırlar ve geçici olan dünyaya meylederler. bu, nefisleri allah’a ve âhiret yurduna giderken ciddiyetten alıkoyan bir hastalıktır. yüce rab o nefislerin iyiliğini isteyince, o hastalığın ilacı olarak bela ve imtihanı verir. o bela ve imtihan, hastaya acı ilacı içiren ve hastalığı gidermek için ağrı yapan damarları kesen doktor gibi olur.
 
 
-9
 
allah katında şehitlik, onun dostlarına verdiği en büyük derecelerdendir. Şehitler, onun has ve yakın kullarıdır. sıddîklik derecesinden sonra, şehitlikten başka derece yoktur. bu dereceye ulaşmanın yolu da ancak düşmanı musallat ederek ona götüren sebeplerin takdiriyle olur.
 
 
-10
 
 
yüce allah düşmanlarını helak edip yok etmeyi isteyince, onlara helak olup yok olmalarını gerektiren sebepleri hazırlar. kâfirlikten sonra azmaları, allah’ın dostlarına aşırı derecede eziyet etmeleri, onlarla savaşarak başlarına bela kesilmeleri, bu sebeplerin en büyüklerindendir. böylece, allah’ın dostları günah ve kusurlarından arınırlar, düşmanlarının da, yok olma ve helak olma sebepleri artar.(180)
 
ـــــــــــــــــــــــــــــــــــــ
 
 
(179) al-i İmran, 152.
 
(180) zâdu’l-me>âd, iii/218–222. kısaltılarak.
Muhammed Rasulullah web sitesiIt's a beautiful day